Çocuk aklıyla gülen, güldüren, mutlu olan, yeri geldiğinde duygulanıp ağlayan, sosyal, görünürde de olsa sahip olduğu her şeyin sahte olduğunu bilmeden yaşayan çocukluğum ve ben… Evet, düz ben. Çocukluğuma teknolojik bir mektup olacak bu yazı. Başlayalım o zaman…
Selam, keyfin yerindedir umarım. Girişleri hep kötü yapıyorum. Öğüt vermek değil amacım, başına gelecekleri söyleyip klişe olmak da istemiyorum. Özledim sadece. Onca göze batmayan sahtelikte yaşamayı özledim. Sürekli tatlı ses tonuyla etrafındaki insanlar var ya, hah işte onların sayısı baya azaldı. Bazı tanıdığın ve tanıyacağın kişiler çok değişti, bazıları hala aynı. Okul nasıl gidiyor? Ortalama öğrenci misin hala? Ya sevdiğin insan, boynunun garipliği, kendin karar veremediğin giyim tarzı? Benim yerime hepsine sıkı sıkı sarıl, nedenini sorma.
Artık hızlı geçiyor dünyada günler, eskisi gibi dakikaları hissedemiyoruz. Zaman her şeymiş ama zaman akarken arkasından bak, yakalamaya çalışsan da yakalayamayacaksın. Herkes sana zarar verecek bir şekilde, güldüklerine bakma. İhanet de var başka türlü zararlar da. Hayal gücün geniş, hayal gücüne bırakıyorum. Büyüdüğünde hayal gücünün kırıntısına muhtaç kalmadan bol bol kullan. Kimse senin o halinden değerli değil. Daha çok fotoğraf çek, anı için günümüz imkanları yok. Anı biriktir. Okuldan sevdiğin bütün kızlarla bağın kopuyor, haberin olsun. Meslek için fantastik şeyler düşle, gerisi yalan çünkü. Bol bol yatarak kitap oku ama belin tutuluyor. Spor olarak basketboldan gözün kor oldu.
Oradan oraya sürüklenmen nasıl gidiyor? İçte, evlerde mutsuz ama ev dışında mutlu ve cool imajına zeval gelmesin 🙂 Yazını düzelt diyeceğim ama sonucu biliyorum. Sürpriz olsun. Müzikle aran nasıl? Vaktin kalınca mı dinliyorsun? Müziksiz yapamayınca göreceğim ben seni… Unutma kimse kalıba girmez, genellenemez. Büyüyünce sal milleti. Hiçbir gruba girmeye ihtiyacın yok. Kendiliğinden girip çıkacaksın zamanı gelince. Seni sen yapan insanlar haricinde herkes kopuyor senden. 3 kişi gidiyor, ortam vs yüzünden ileride 3 yeni kişi giriyor hayatına. Sosyal çokbilmişlik yapma, tecrübe yazıyor sana. Herkesi kendi seviyene indirme, sen de hileyle seviye atlama.
Bol bol uyu, uykunu al. Tv’de de bir şey yok zaten. Okuldan, oradan buradan daha az kaçmaya çalış. Genellikle sorumluluk gereken hiçbir şeyden kaçma. Çok da atılma her şeye. Her işte sana yüklerler ve eline yüzüne bulaştırırsın biliyorsun. Ee hep gaz veremem. Hadi sana kıyak geçeyim; gelecekte de en çok karşı cins ile birbirinize güveneceksiniz. Ayda 4-5 kere ya da allahın her günü görüşmeden hem de. Tatillerin nasıl gidiyor? 5 yıl tatile gitmesen yaşayamazsın sen he. Hiiç, içimden geçirdim sadece. Çanakkale, Amasra ve bazı yerlerle sınırlamıyorsundur umarım kendini. Antalya, Kayseri ve Sivas var bir de. Doğru, unuttum onları ama sen orada mutlu değilsin. Önce Ankara’yı keşfet. İstanbul hayalin var dimi? Git, oradaki tutul da bak gör ne haltlar oluyor…
Aile dostları aileler, kimyanın asla uyuşmadığı çocuklar ve süper dağınık ailen ne yapıyor? Hala seni seviyorlar mı? Çok iyi oyuncular sağ olsunlar. Babanın iş yeri olan bodrum kata gittiğinde kamera falan çal. Kısa film yaparsın, en kötü kendini çekersin. Annenin iş yerinde çalacak bir şey yok. Sürünmekten yoruluyorsundur, arada aradan çekil, başkaları sürünsün az. Güven duygunu aldır, pek lazım olacağını düşünmüyorum yakınlarında. Sen gururlandırmak için büyütülüyorsun. Robot ol daha iyi, tepkisizliğin birike birike bana patladı yahu. Ara ara sıkıntılarını sürekli yarım bıraktığın günlüklere yazarken bence yaprak koyup kurutma, yazık. Hayvan sevgini çok beğeniyorum, bana miras kalan nadide sevdiğim özelliğin. Oyuncaklarına, eşyalarına güzel bak. Kartpostala sıcak bakıyorsundur umarım. Resim yapmaktan çekinme, ressam olamasan da boya dilediğince her yeri. Dönüştüğü insanı seven yok. Sen de sevmezsin eminim beni görsen ama zaman acımasız dediğim gibi.
Ben mi nasılım ve neler yapıyorum? Boşver beni… Ben uzun yazarken yoruluyorum ve okuyamıyorum ama sen okuyorsun biliyorum. Ders dışında da yazarsın. Başta sıkıp korkutmayacağım demiştim, sözümü tuttum bence. Evler, okullar, okul servisleri, gezmeler, gerçekler, henüz ortaya çıkmayan sahtelikler, parçalanmışlıklar, yaslar, hüzünler ve gözünle görüp görmediğin, işitip işitemediğin bütün sesler, insanlar ve anların… Hepsiyle mutluluklar sana! Gözünden öperim okuduğun zaman.